İlk yazımızda İstanbul’a uzak ama bir o kadar da yakın mesafede yer alan Ağva ‘yı tanıtmak istedik.
Ağva; Küçük balıkçı kasabası…Yemyeşil doğası, sessizliği ve huzuruyla sizi sizden alan bir bölge. Ağva’nın iki yanında akan Göksu ve Yeşilçay nehirleri, cephesinde bulunan Karadeniz’in masmavi ama bir o kadarda hırçın suları, birbirinden lezzetli balıkları ile İstanbul’un kuzeydoğusunda yer alan doğa harikası kasaba.
İstanbul’a yaklaşık 100 km uzaklıktaki Ağva, Şile ilçesine bağlı ama bir o kadar da bakir kalmış yerlerden biri. Eski zamanlarda, çoğunlukta yaz aylarında uğrak olan bir bölge iken şimdilerde her mevsim şehrin gürültüsünden kaçmak ve huzur içinde vakit geçirmek isteyenlerin ilk tercih ettiği kasaba.
Göksu ve Yeşilçay nehirleri İzmit’in Çal Tepesi’nden doğup burda Karadeniz’e dökülüyor ve zamanla oluşan delta üzerine kurulan bu şirin beldenin en çekici yanı nehir kıyıları… Nehir kıyısında mutlaka yürüyüş yapmanızı ve yorulduğunuzda banka oturup ağaçların sesini dinlemenizi öneririz. Kendinize reset attığınızı, yenilenmiş olduğunuzu hissedeceksiniz. Nehir kıyısında yürüyüş yaparken oteller ve restoranlar ile karşılaşacaksınız. Hemen hemen bütün herşey nehir kıyıları etrafına kurulmuş ve yörenin bütün aktiviteleri bu kıyılarda gerçekleştiriliyor.
Biraz Ağva’nın tarihinden bahsedecek olursak. Latince “iki dere arasına kurulmuş köy ve su” anlamına gelen Ağva, bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir beldedir. Medeniyetlerin uğrak yeri desek daha doğru olur sanırım. Yerel halktan edindiğimiz bilgilere göre; Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlı gibi bir çok uygarlığa burası ev sahipliği yapmış. M.Ö. 7.yy ‘a uzanan tarihin kalıntılarına, Ağva’ ya bağlı civar köylerde rastlamak mümkün. Kalemköy’ de Romalılara ait kilise kalıntıları ve mezar taşları, Hacıllı köyünde 3.yy. sonu – 4.yy. başlarında bulunan Gürlek Mağarası, Hisar Tepe’ de bulunan kale kalıntısı, Sungurlu mahallesindeki dağ değirmeni önemli buluntulardır. Ağva’ya 14. yüzyılın ikinci yarısında Konya, Karaman ve Balıkesir’den gelen Türkmen boylarını yerleştiği söylenmektedir. Bugünkü Ağvalılar da aynı Türkmen boylarının çocukları olarak biliniyor.
Köyleri gezecek vaktimiz olmadığı için belde merkezinde vaktimizi geçirdik ve fotoğraf çekimleri yaptık. Özellikle hırçın dalgalar karşısında fenerin bulunduğu yerde fotoğraf çekmek, o sert rüzgarın yanında verdiği zevk paha biçilemez cinsten.
Ağva, Karadeniz kıyısında 3 km. uzunluğunda kumsala sahip. Yerleşim yerleri çoğunlukla iç kısımlarda ve çamlıkların arkasında yer aldığı için burada deniz kirliliği yaşanmıyor.Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ nin başlatmış olduğu yenileme çalışmaları kumsaldaki o sakin görüntüyü bozsa da eşsiz manzaraya karşı oturduğunuzda hiç birşey dikkatinizi dağıtmıyor 🙂
Ve tabi ki bu balıkçı kasabasındaki balıkçılarımız. Balıkçılık konusunda oldukça istekli ve bu işi zevkle yaptıklarını dile getiriyorlar. Yüz ifadelerinde de bunu görebilmek mümkün. Yürüdüğünüz her yerde bir balıkçıya rastlayabilirsiniz ve oldukça cana yakın şekilde sizinle sohbet edeceklerdir. Mutlaka bir çaylarını içmeden beldeden ayrılmayın. Hatta birlikte denize açılıp balık bile tutabilirsiniz insanlara karşı çok sevgili ve saygılılar.
Balıkçılıkla geçinen yerel halkın dışında, kıyılarda balık avlamaya merağı olan bir çok kişiyle karşılaşacaksınız. Sizin de balıkçılık merağınız var ise Ağva kıyıları sizin için biçilmiş kaftan. Karadeniz kıyısında bulunması sebebebiyle ve iki nehir arasında kurulan bir belde olduğu için her türlü balık bu sularda bulunmaktadır.
Ayrıca Ağva merkezine çok yakın mesafede yer alan Kilimli Koyu ve Gelin Kayası mutlaka keşfedilmesi gereken yerler. Gelin Kayası denmesinin sebebi, beyaz olması ve duvaklı bir geline benziyor olmasidir. Bu bölgenin fotoğrafını sizler ile paylaşamıyoruz ancak kendinizin görmesini öneriyoruz bakalım sizler de benzetebilecek misiniz ?
Ağva’da yaz ve kış aylarında su sporları aralıksız olarak her mevsim yapılmaktadır. Kış aylarında özellikle trekking yapanların vazgeçilmez noktası olduğunu belirtmeliyiz. Orman içerisinde; yürüyüş, koşu, bisiklet gibi aktiviteler içinde son derece uygun olan Ağva aynı zamanda bir çok kuş türünü de barındırmaktadır.
Aileniz, çocuklarınız ve arkadaşlarınızla şehrin gürültüsünden kaçıp bir kaç saat huzur arayanlar için mutlaka tavsiye ettiğimiz bu şirin küçük kasabanın keyfini çıkarmayı ihmal etmeyiniz.
Ağva’da cuma günleri pazar kuruluyor. Bu pazarda yöre insanının kendi yetiştirdikleri ürünlerini bulabilirsiniz. Hem bu ürünler doğal, hormonsuz ve sağlıklı. Ayrıca çarşı içinde yer alan 70 yıllık fırından alacağınız ekmeğin ünü Ağva’nın sınırlarını bile aşmış durumda. Burada yiyeceğiniz ekmeğin tadına başka hiçbir yerde varamayabilirsiniz.
Ağva’ya gelirken yanınıza fotoğraf makinenizi almazsanız, yemyeşil doğayı,hırçın suların ardına batan güneşi, ağaçlar arasından Karadeniz’e dökülen nehirleri ve balıkçıları gördüğünüzde pişman olabilirsiniz. Fotoğraf makineniz mutlaka yanınızda olsun hem kendinizi çok güzel geliştirebileceğiniz bir bölge hemde size verdiği keyif bambaşka.
İlk yorum yapan olun